İçeriğe geç

Google hesabım aktif mi ?

Google Hesabım Aktif mi? Dijital Vatandaşlığın İktidarı Üzerine Siyasal Bir Okuma

Bir siyaset bilimci olarak, bazen en basit teknolojik soruların ardında en karmaşık toplumsal anlamların gizlendiğini fark ederim. “Google hesabım aktif mi?” sorusu ilk bakışta teknik bir merak gibi görünür. Ancak bu soru, modern çağın yeni bir yurttaşlık biçimini, yani dijital vatandaşlık düzenini sorgulamanın kapısını aralar. Artık birey, sadece devlete değil; görünmez bir algoritmaya, dijital kurumlara ve veri rejimlerine de bağlı bir “vatandaş” haline gelmiştir.

Bu yazıda “Google hesabım aktif mi?” sorusunu bir metafor olarak ele alacağız. Çünkü bu, aslında “Ben sistemin içinde hâlâ var mıyım?”, “Beni kim yönetiyor?” ve “Benim verilerim kimin elinde?” gibi temel siyasal soruların dijital versiyonudur.

Dijital Egemenlik ve İktidarın Yeni Biçimi

Klasik siyaset bilimi, egemenliği devletin elinde tanımlar. Fakat günümüzde egemenliğin bir kısmı artık teknolojik kurumlara geçmiştir. Google, bu kurumların en görünürlerinden biridir. O kadar ki, bir bireyin varlığı bile bir e-posta adresiyle, bir oturumla ya da bir parola ile tanımlanır hale gelmiştir.

Google hesabım aktif mi?” sorusu, bu anlamda siyasal bir varoluş sorusuna dönüşür. Çünkü aktif bir hesap, sadece teknik bir erişim hakkı değil, aynı zamanda iktidarın sizi tanıdığı anlamına gelir. İnaktif bir hesap ise, sistemin gözünde unutulmuş bir vatandaşlık gibidir.

Michel Foucault’nun kavramıyla, bu bir “gözetim toplumu”dur. Artık pasaportlar değil, parolalar; nüfus cüzdanları değil, dijital profiller kimlik taşır. Ve ironi şu ki: Biz artık kendi rızamızla bu gözetim düzenine veri sağlıyoruz.

İdeoloji, Görünmez Kurumlar ve Algoritmik Vatandaşlık

Siyasal teoride ideoloji, bireyin farkında olmadan kabullendiği düzenin adıdır. Google gibi dijital devler, kullanıcılarına “özgürlük” ve “erişim” vaat ederken, aslında davranışsal kontrol mekanizmaları kurar. Ne aradığınızı, ne izlediğinizi, hatta neyi düşünmekte olduğunuzu bile tahmin eder.

Bu, klasik iktidardan farklı bir biçimdir: fiziksel değil, bilişsel bir iktidar. İdeolojik ikna artık medya aracılığıyla değil, arama sonuçları ve önerilerle gerçekleşir. Böylece, birey kendi özgür iradesiyle seçtiğini sanarken, aslında algoritmik bir yönlendirmeye boyun eğer.

Google hesabım aktif mi?” sorusu burada yeni bir anlam kazanır: Aktif kullanıcı mıyım, yoksa aktif olarak yönlendirilen biri mi? Bu fark, modern demokrasinin dijital versiyonunda en kritik ayrımı temsil eder.

Erkeklerin Stratejik Gücü, Kadınların Katılımcı Bilinci

Toplumsal cinsiyet açısından baktığımızda, dijital egemenliğe verilen tepkiler de farklıdır. Erkekler genellikle sistemi stratejik bir araç olarak görürler. Onlar için Google hesabı, bilgiye erişim ve rekabet avantajı anlamına gelir. Güç odaklı bir yaklaşım sergilerler: “Hesabım aktifse, kontrol bende” hissi.

Kadınlar ise dijital alanı genellikle iletişim ve dayanışma mekanı olarak deneyimler. Onlar için hesap aktifliği, toplumsal etkileşimin, görünür olmanın ve katılımın göstergesidir. Bu fark, siyasetin temel dinamiklerinden biri olan “iktidar” ve “katılım” dengesinin dijital dünyadaki izdüşümünü oluşturur.

Bu noktada şu soruyu sormak anlamlıdır: Bir hesabın aktifliği mi önemlidir, yoksa bu hesabın hangi değerleri temsil ettiği mi? Çünkü bazen sistemin içinde aktif olmak, sessiz bir rızayı; pasif olmak ise bilinçli bir direnişi simgeler.

Dijital Vatandaşlık ve Kurumsal Bağımlılık

Geleneksel vatandaşlık, devlete aidiyetle tanımlanırdı. Bugün ise bireyler kurumsal vatandaşlık biçimlerine entegre oldular. E-posta adresimizle banka hesabına giriyor, dijital kimliğimizle oy kullanıyor, algoritmaların belirlediği haberleri okuyoruz.

Bu durum, siyaset bilimi açısından yeni bir bağımlılık biçimini ortaya çıkarır: kurumsal bağımlılık. Artık birey, devletin değil, platformların onayına muhtaçtır. Hesabınız kapatıldığında, kimliğinizin bir parçası da askıya alınmış olur. Bu, dijital çağın en güçlü disiplin mekanizmasıdır.

Artık “hesabım aktif mi?” sorusu, “ben sistemin içinde var mıyım?” sorusuna dönüşmüştür. Dijital çağın pasif vatandaşları, veri üretir ama siyasal farkındalık üretmez.

Sonuç: Dijital Dünyada Var Olmak mı, Gözetilmek mi?

Google hesabım aktif mi?” sorusu, aslında çağımızın en derin siyasal paradoksunu özetler. Çünkü dijital dünyada aktif olmak, her zaman özgür olmak anlamına gelmez. Hatta bazen tam tersi: ne kadar aktifseniz, o kadar çok izlenirsiniz.

Gerçek siyasal zeka, artık hızlı konuşmakta ya da sert ideolojilerde değil; veri bilincinde yatar. Asıl mesele, hesabın aktif olup olmaması değil, bu hesabın sizi kimin için aktif tuttuğudur.

O halde soruyu bir kez daha soralım, ama bu kez daha siyasal bir tonda: Google hesabınız aktif mi, yoksa sizi aktif tutan sistem mi çok güçlü?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet giriş yapsplash